Ms ile ilgili serüvenden önce geçirdiğim acil ameliyat sonrasında önceden var olan sağ elim, sağ kolum tutmuyor ve konuşamıyorum şikayetlerim arttı. Sağ gözümde görme kaybı yaşadıktan sonra ameliyat için gittiğim kontrollerimde nörolojiye gitmem gerektiğini belirten doktorlarımı dinleyip derhal süreç başlatan yola çıktım.
Yapılan muayenin ardından istenilen ilaçlı MR çekindi ve aktif plaklarımla lezyonlarımla tanıştım. Ertesi gün Ege Üniversitesi Hastanesinde başlayan sürecim ise biraz daha yoğun, yorucu ve acılı..
Hastaneye yapılan yatışım sonrası omurilik sıvım alındı. Testler tahliller için tedavi süresince de neredeyse günde 10 tüp kan vermek durumunda kaldım. Yoğun kortizondan kaynaklı insülinim de düzgün çalışmadığı için meyve şekeri, glutensiz ve tuzsuz bir beslenme sürecime eşlik etti.
Ameliyat süreci sonrası sürekli kan alımı ve damar yoluyla yapılan tedavi maalesef direncimi çok düşürdü ve son günlerde kan veremez, damarım bulunamaz hale geldi. 52 kg başladığım süreç sonunda eve gittiğimde 43 kg olarak yeni hayatıma alışmaya çalıştım.
Gördüğüm tedavi sonrası uzun süre dinlenmek zorunda kaldım fakat uzuvlarımı yeniden kullanmaya başlamak harika bir keyifti. Yüksek ses, parlak ışıklar, yüksek ısı gibi dış etkenler maalesef birçok ms hastasında olduğu gibi beni de hala kötü etkileyebiliyor. Bu belirtilerden kaynaklı bazı akşamlar karanlık odada güneş gözlüğü ile uyumak zorunda kaldım. Yine ilerleyen zamanlarda tedavi ve dış etkenleri düzene soktuğumda yüksek ses ve parlak ışık sorununu da çözmeye başladım.
Yaşanılanların içerisinde en mühim olanının olağan durumu ne kadar çabuk kabul edip kendinizi doğru yönlendirirseniz süreci o kadar başarılı atlattığınızı gördüm. Birçok insanla tanışma fırsatım oldu; yürüyemeyen, koşabilen, yemeğini yiyemeyen, yarışlara katılan.. İstediğiniz neyse onu yaşayabileceğiniz bir hastalık bu, mücadele etmeniz gereken.
İYİ OLMAK DA SEKEL KALMAK DA, SÜREÇ BİZİM ELİMİZDE!
Beslenme ve hayat düzeni değişiyor. Hastalık size zaten bunu öğretmek için geliyor. Yeniden başlamak..
Çalıştığım ve çok sevdiğim işimden ayrılıp bir inziva ve yoğun tempolu tedavi sürecine adapte olmak psikolojik anlamda ağır gelebiliyor. Ekmek almaya gitmenin lüks olduğu bir hayattan bahsediyorum. 10 km taş taşımış gibi yorulan vücudun tek dinlenme şekli ne yazık ki uykuydu.
Şu an; bunların aksine “neredeyse” eski hayatıma yakın, tekrar devam edebiliyorum. Biraz yorgun, en büyük şikayetimiz zaten.
Aldığım yeni bir diğer FMF tanısı ile (akdeniz ateşi) süreç acılı geçmeye devam etse de, 2 adet ataklı ve vücudumun yine vücuduma açtığı savaş ile meydana gelen hastalıklarıma rağmen eski kabiliyetlerimi geri kazanıyorum..
Yanınızdaki insanlara dikkat edin, destekçiniz, şifacınız, sizin için bir HAYAT anlamına gelecek..